Maide 44 ayeti, özellikle "hükmetmeyenler" ve "kafirlerin ta kendileridirler" ifadeleri etrafında farklı yorumlara konu olmuştur. Bu ifadelerin anlamı ve kapsamı, İslam tarihindeki çeşitli ekoller tarafından farklı şekillerde değerlendirilmiştir.
1. Hariciler
"Hükmetmemek" ifadesini, Allah'ın emirlerini uygulamamak olarak anlamışlardır. Örneğin, zina yasağını ihlal etmek yani zina yasağını kendi üzerinde tatbik etmemek bu kapsamda sayılmıştır.
Bu durumu büyük küfür (küfrun ekber) olarak görerek, Allah'ın hükmüne uymayanları dinden çıkmış saymışlardır.
2. Klasik Tefsir Geleneği (Sünni Yorum)
3. Muasır (Modern) Selefi Yorum
"Hükmetmek" kavramını klasik tefsir ekolü gibi "şeriat koymak" şeklinde ele almışlardır.
Ancak, ayette geçen "kafirlerin ta kendileridirler" ifadesini icma sebebiyle küçük küfre yorumlamakla birlikte, İslam'a aykırı kanun koyan yöneticilerin fiilen helal saydığına hükmederek onları tekfir etmişlerdir.
Bu görüşü savunanlar arasında Suudi Arabistan'ın eski müftüsü Muhammed bin İbrahim Âlüşşeyh, İbn Useymin gibi alimler vardır hatta eskiden mutlak olarak büyük küfür olduğunun ispatı mücadelesinde olan Ebu Hanzala bile bu görüşe kaymıştır.
1. Hariciler
"Hükmetmemek" ifadesini, Allah'ın emirlerini uygulamamak olarak anlamışlardır. Örneğin, zina yasağını ihlal etmek yani zina yasağını kendi üzerinde tatbik etmemek bu kapsamda sayılmıştır.
Bu durumu büyük küfür (küfrun ekber) olarak görerek, Allah'ın hükmüne uymayanları dinden çıkmış saymışlardır.
"Hükmetmek" kavramını, bireysel amellerden ziyade, bir düzen koyma ve asla ihlal edilmemesi gereken kati hükümler verme anlamında değerlendirmişlerdir. Dolayısıyla, bir kişinin bir emri yerine getirmemesi değil, İslam'a aykırı kanunlar koyması hüküm kapsamına girer.
İlk dönemlerde, İbni Abbas-Havaric tartışmasında bu ayetin "küçük küfür" (küfrun asgar) olarak ele alındığına dair kesin bir kanıt olmamaktadır. Küfrün dune küfür sözü ile bu denilene itiraz getirilebilir lakin itirazın "hüküm" mü "küfür" mü kelimesi üzerinde döndüğü spekülasyona açıktır çünkü tartışmanın küfür kelimesi başlığı altında nakledilmesi ,ayetin en vurucu noktası olduğundan dolayı olabilir ve belki de itiraz hüküm kelimesinin yanlış anlaşılmasıyla ilgilidir.
Lakin Emevi yönetimi bağlamında yapılan değerlendirmeler, ayetin "helal sayma" (istihlal) şartına bağlanarak büyük küfür olacağını göstermektedir.
Sonraki dönemlerde Sünni gelenekte bu konuda icma oluşmuş ve "Allah'ın hükmüne aykırı hükmeden ancak bunu helal saymayan kişi büyük küfre girmez" görüşü kabul edilmiştir.
3. Muasır (Modern) Selefi Yorum
"Hükmetmek" kavramını klasik tefsir ekolü gibi "şeriat koymak" şeklinde ele almışlardır.
Ancak, ayette geçen "kafirlerin ta kendileridirler" ifadesini icma sebebiyle küçük küfre yorumlamakla birlikte, İslam'a aykırı kanun koyan yöneticilerin fiilen helal saydığına hükmederek onları tekfir etmişlerdir.
Bu görüşü savunanlar arasında Suudi Arabistan'ın eski müftüsü Muhammed bin İbrahim Âlüşşeyh, İbn Useymin gibi alimler vardır hatta eskiden mutlak olarak büyük küfür olduğunun ispatı mücadelesinde olan Ebu Hanzala bile bu görüşe kaymıştır.
Öte yandan Salih el-Fevzan gibi bazı alimler, bu durumun bile istihlal (helal sayma) anlamına gelmeyeceğini savunmuştur.
Hatta, her ne kadar eserlerinde farklı yöne çekilebilecek veya kayıtsız olma ihtimali olan sözler mevcutsa da görünene göre Necdiler de (ibni Abdulvehhab ve torunları) bu görüştedir .
4. Ğulat Neo-Selefi Yaklaşım
Haricilerden farklı olarak "hükmetmemek" kavramını günah işlemekle ilişkilendirmezler. Ancak, İslam dışı hüküm verenleri istisnasız büyük küfürle nitelendirirler ve istihlal (helal sayma) şartı aramaksızın dinden çıkmış kabul ederler.
4. Ğulat Neo-Selefi Yaklaşım
Haricilerden farklı olarak "hükmetmemek" kavramını günah işlemekle ilişkilendirmezler. Ancak, İslam dışı hüküm verenleri istisnasız büyük küfürle nitelendirirler ve istihlal (helal sayma) şartı aramaksızın dinden çıkmış kabul ederler.
Bu görüşü savunanlar arasında Hamud bin Ukla eş-Şuaybi ve Ahmed el-Hazimi gibi isimler bulunmaktadır.
Özetle mevzu (hariciler dışında) kimi zaman ameli istihlal kimi zaman da ameli küfür- itikadi küfür konuları üzerindeki pozisyona göre değişmektedir.